| | |
Yazar | Mesaj |
---|
ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Paz 25 Nis. - 9:01 | |
| .BEKLEYEN
Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda, Ben, peşine düşmüş bir canavarım! İstersen dünyayı çağır imdada; Sen varsın dünyada, bir de ben varım!
Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim.
Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni an! De ki: Odur sarsan pencereleri, De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran!
Göğsümden havaya kattığım zehir, Solduracak bir gül gibi ömrünü, Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir, Bana kalacaksın yine son günü.
Ölürsün... Kapanır yollar geriye; Ben mezarla sırdaş olur, beklerim. Varılmaz hayale işaret diye, Toprağında bir taş olur, beklerim...
Necip Fazıl Kısakürek
En son siyah&beyaz tarafından Paz 25 Nis. - 9:17 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Paz 25 Nis. - 9:03 | |
| MEVLÂNA CELALEDDİN_İ RUMİ'DEN İNCİLER...
** Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte
akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol,
her ne olursan ol,
ya olduğun gibi görün, ya göründügün gibi ol.
** Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
** Eşekten şeker esirgenmez ama eşek
yaratılışı bakımından otu beğenir.
** Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
** Leş, bize göre rezildir ama, domuza,
köpeğe şekerdir, helvadır.
** Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül,
kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
** Pisler, pisliklerini yapar ama
sular da temizlemeye çalışır.
** Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selviyi hür bir halde yücelten,
kederi de sevinç haline sokabilir.
** Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir,
nasıl olur da güneş üflemekle söner?
** Akıl padişahı kafesi kırdı mı,
kuşların her biri bir yöne uçar.
** Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta
aşağılık dünyadan göğe sıçrayiverir.
** Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
** Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.
Kıskançlık ateşten meydana gelir.
** Dünya tuzaktır. Yemi de istek.
İstek tuzaklarından kaçının.
** Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama
susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
** Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin.
Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
** Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek,
inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
** Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu,
dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
** Oruç tutmak güçtür, çetindir ama
Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından,
bir derde uğratmasından daha iyidir.
** Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz.
Suyu başına döksen, başı kırılmaz.
Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan,
toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.
** Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana,
içinde inci vardır.
** Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir.
Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
** Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
** Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes
çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
** Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
** Her dil, gönlün perdesidir.
Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
** Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları
olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
** İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey
görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun
diye bu alem yok değildir.
** A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın,
tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
** O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti.
Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
** Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da
nedir bir sevgiye harcanmadıktan,
bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
** Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor,
gama binlerce defa aferin.
** Nefsin, üzüm ve hurma gibi
tatlı şeylerin sarhoşu oldukça,
ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Bizim Mesnevî?miz Vahdet dükkânıdır; orada Allah?tan başka ne görürsen puttur. (Mesnevî,VI, 1528) |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Paz 25 Nis. - 9:19 | |
| BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin.
Attila İLHAN |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Paz 25 Nis. - 9:21 | |
| Vahdettin Han Giderken
Aç ve biçıplak düşerken yollara Dönmek vardı umutla Sondu bakışım serin sularına Bir hasret vardı gönül bağımda Bir seni götürdüm gözyaşımda Vatanın toprağın yanında Elveda demek düşerken artık bize Ne bir çift el vardı ardımızda sallanan Ne de bir beyaz mendil Apar topar toprağından bendim yollanan
Altıyüz yılın yükü,kahrı ve kederi Ak saçlı başımdadır Başımdadır yıkılan saltanatların uğultusu Söyle ben miyim bu yıkıntıların ve bu harabe şehirlerin suçlusu Sen söyle mehteranım sen söyle Ben hangi çağın sürgünüyüm Bunun içindir ki çağlıyorum sana Madem ki hiçkimse uğurlamaz beni limandan İşte son duam: Eylemesin Mevla'm bizi dinden imandan Çal mehteranım çal bana altı yüz yıllık sevdanın şarkısını Çal mehteranım çal bana ... __________________ |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Ptsi 26 Nis. - 16:21 | |
| HAYAT, MAYAT
Hayat, mayat diyorlar Benim gözüm mayat'ta. Hayatın eksiği var: Hayat eksik hayatta.
Takınsam, kanat, manat; Kuş, muş olsam seğirtsem. Bomboş vatana inat, Matan'a doğru gitsem...
Necip Fazıl Kısakürek __________________ |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Ptsi 26 Nis. - 16:22 | |
| ÇİLE
Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam; Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet! Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı! Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent, Ok çekti yukardan, üstüme avcı
Ateşten zehrini tattım bu okun, Bir anda kül etti can elmasımı. Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un, Kustum, öz ağzımdan kafatasımı
Bir bardak su gibi çalkalandı dünya; Söndü istikamet, yıkıldı boşluk. Al sana hakikat, al sana rüya! İşte akıllılık, işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz, Kapandım yatağa son çare diye. Bir kanlı şafakta, bana çil horoz, Yepyeni bir dünya etti hediye
Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor; Makâni bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kainat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen, hakikat olsan da çekil! Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam! Otursun yerine bende her şekil; Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın, Benliğim bir kazan ve aklım kepçe, Deliler köyünden bir menzil aşkın, Her fikir içimde bir çift kelepçe.
Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl? Zamanın raksı ne bir yuvarlakta? Sonum varmış, onu ögrensem asıl?
Bir fikir ki sıcak yarad kezzap, Bir fikir ki, beyin zarında sülük. Selam sana haşmetli azap; Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.
Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol! Ey yedinci gök, esrarını aç! Annemin duası, düş de perde ol! Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!
Uyku, katillerin bile çeşmesi; Yorgan, Allahsıza kadar sığınak. Teselli pınarı, sabır memesi; Size şerbet, bana kum dolu çanak.
Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet, Sırrını ararken patlayan gülle? Yeşil asmalarda depreniş, şehvet; Karınca sarayı, kupkuru kelle...
Akrep nokta nokta ruhumu sokmus, Mevsimden mevsime girdim böylece. Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş, Fikir çilesinden büyük işkence.
Evet, her şey bende bir gizli düğüm; Ne ölüm terleri döktüm, nelerden! Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm, Yetişir çektiğim mesafelerden!
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz; Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık. Her gece rüyamı yazan sihirbaz, Tutuyor önümde bir mavi ışık.
Büyücü, büyücü ne bana hıncın? Bu kükürtlü duman, nedir inimde? Camdan keskin, kıldan ince kılıcın, Bir zehir kıymak gibi, beynimde.
Lugat, bir isim ver bana halimden; Herkesin bildiği dilden bir isim! Eski esvaplarım, tutun elimden; Aynalar söyleyin bana, ben kimim?
Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa, Arzı boynuzunda taşıyan öküz? Belâ mimarının seçtiği arsa; Hayattan mühacir; eşyadan öksüz?
Ben ki, toz kanatıi bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kafdağı, Bir zerrecigim ki, Arş'a gebeyim, Dev sancılarımın budur kaynağı!
Ne yalanlarda var, ne hakikatta, Gözümü yumdukça gördüğüm nakış. Boşuna gezmişim, yok tabiatta, İçimdeki kadar iniş ve çıkış.
Gece bir hendeğe düşercesine, Birden kucağına düştüm gerçeğin. Sanki erdim çetin bilmecesine, Hem geçmis zamanın, hem geleceğin.
Açıl susam, açıl! Açıldı kapı; Atlas sedirinde mavera dede. Yandı sırça saray, ilahi yapı, Binbir avizeyle uçsuz maddede.
Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik; Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur. Içiçe mimari, içiçe benlik; Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!
Nizam köpürüyor, med vakti deniz; Nizam köpürüyor, ta çenemde su. Suda bir gizli yol, pırılıtılı iz; Suda ezel fikri, ebed duygusu.
Kaçır beni ahenk, al beni birlik; Artık barınamam gölge varlıkta. Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.
Öteler öteler, gayemin malı; Mesafe ekinim, zaman madenim. Gökte saman yolu benim olmalı; Dipsizlik gölünde, inciler benim.
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak...
NECİP FAZIL KISAKÜREK__________________ |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Ptsi 26 Nis. - 16:23 | |
| Beklenen
Ne hasta bekler sabahı, Ne kanlı şahidi mezar, Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar.
Geçti, istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni, Gelme artık neye yarar?..
Necip Fazıl Kısakürek |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Salı 27 Nis. - 20:44 | |
| Sevgim seni yurduna getirdi: tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne... İşte hepsi bu... Hayallerini yak,evi ısıt. Gideceğin en büyük oda arka odan. İçerden sesleri geliyor annenle babanın, yanlış ilişkiler ayaklarını yerden kesiyor. Artık biliyorsun çarpınca duvara ne kadar acıyacağını kalbinin. Sevgim seni yurduna getirdi... Arkadaşların çok uzaklara gitti. Sevmeden seviştiler özgürlük adına Kaptırmadan kendilerini hiçbir şeye, bütün hazları tattılar. Sense evinde kaldın, acıları gömme töreninde. Katı kuralların vardı, tutucuydun onlara göre. Döndüler sonra birer birer sana sordular yine de kaderlerini. neydi yaşamak, neydi hayatın anlamı... Bütün yanlış ilişkiler seni yurduna getirdi. Artık biliyorsun yere düşünce ne kadar acıyacağını kalbinin. Sevgim seni yurduna getirdi. Cezmi Ersöz __________________ |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Salı 27 Nis. - 20:44 | |
| Ölüme yakın Akşamüstüne doğru, kış vakti; Bir hasta odasının penceresinde; Yanlız bende değil yalnızlık hali; Deniz de karanlık, gökyüzü de; Bir acaip, kuşların hali. Bakma fakirmişim, kimsesizmişim; -Akşamüstüne doğru, kış vakti- Benim de sevdalar geçti başımdan. Söhretmiş, kadınmış, para hırsıymış; Zamanla anlıyor insan dünyayı. Ölürüz diye üzülüyoruz? Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada Kötülükten gayrı? Ölünce kirlerimizden temizlenir, Ölünce biz de iyi adam oluruz; Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış, Hepsini unuturuz. Orhan Veli (D.1914 İstanbul-Ö.14 Kasım 1950 |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Çarş. 28 Nis. - 17:44 | |
| Gönlümdeki Gurbet Dost ülkeler duman duman önümde Dağların alnında gurbet yazılı Göv göcekler firez oldu gönlümde Çamların dalında gurbet yazılı Ilgıt ılgıt yeller eser ovadan Kuşlar tüm tedirgin kalkar yuvadan Özümüz gövünür yanık havadan Sazların telinde gurbet yazılı Gene yanar oldu bağrımın başı, Nasıl söner bu sevginin ateşi? Oğuzlar soyunun savaş yoldaşı Atların nalında gurbet yazılı Bir canım olsa da yurt için versem Ufka nakış nakış kanımı sersem Kalk gardaş sılaya gidelim desem Ötüken yolunda gurbet yazılı Otel Odaları Bir merhamettir yanan, daracık odaların, İsli lâmbalarında, isli lâmbalarında. Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış, Küflü aynalarında, küflü aynalarında. Atılan elbiseler, boğazlanmış bir adam, Kırık masalarında, kırık masalarında. Bir sırrı sürüklüyor, terlikler tıpır tıpır, İzbe sofalarında, izbe sofalarında. Atıyor sızıların, çıplak duvarda nabzı, Çivi yaralarında, çivi yaralarında. Kulak verin ki, zaman, tahtayı kemiriyor, Tavan aralarında, tavan aralarında. Ağlayın, âşinasız, sessiz, can verenlere, Otel odalarında, otel odalarında!... Gönül Gurbet Ele Çıkma Gönül gurbet ele çıkma Ya gelinir ya gelinmez Her dilbere meyil verme Ya sevilir ya sevilmez Yöğrüktür bizim atımız Yardan atlattı zatımız Gurbet ilde kıymatımız Ya bilinir ya bilinmez Bahçemizde nar ağacı Kimi tatlı kimi acı Gönüldeki dert ilacı Ya bulunur ya bulunmaz Deryalarda olur bahri Doldur ver içem zehri Sunam gurbet elin kahrı Ya çekilir ya çekilmez Emrah der ki düştüm dile Bülbül figan eder güle Güzel sevmek bir sarp kale Ya alınır ya alınmaz |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Çarş. 28 Nis. - 17:45 | |
| MACERA Küçüktüm, küçücüktüm, Oltayı attım denize; Bir üşüşüverdi balıklar, Denizi gördüm. Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı; Kuyruğu ebemkuşağı renginde; Bir salıverdim gökyüzüne; Gökyüzünü gördüm. Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım; Para kazanmak gerekti; Girdim insanların içine, İnsanları gördüm. Ne yârdan geçerim, ne serden; Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama... Bırakmıyor son gördüğüm, Bırakmıyor geçim derdi. Oymuş, diyorum, zavallı şairin Görüp göreceği. Orhan VELİ |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Çarş. 28 Nis. - 17:46 | |
| yılmaz erdoğan şiiri hicbir yerinde yok asaletin ibaresi sesinde kamaşmasinda tensel bir buyunun atlas hani libas ve kuytu bakişli mavi gozlerin sanki hepimize butun şiirleri hala fisildayan bir eski buyuk şairmiş gibi aşk bir erken didişme bir sorgu sualmiş de mezbele ve yaraliymiş eski yaralarin yeniden kanamasindan. hicbir yerde yok asaletin ibaresi bir adamin yuzunde ya da yalana cok benzeyen bir dogru sozunde belki... saclarinin cevriminde islak bir beyaz kadinin yuksek rakimli gollerin buzul safliginda ve kokusunda ciceklerinin kanireşin elbet şiir olacak şairin tesellisi ve en kotusu bile işe yarayacak aşklaşmalarin yazana degilse bile okuyana faydali bak ayni başina gelmiş adamin benim başima gelen o da uzulmuş ayni benim gibi ....benimki daha acikli degil onunkinden, fiyakali degil onun acisi benimkinden sade guzel olan kelimeler.. sade kelimeler... kelimeler.... sen aşka aşiksin musaitsin gordugunu abartmaya biz olsa olsa bir muddet aşklaştik aşkim aşik olmadik bir elim sana uzanir, oteki berikinin zaten elinde birak yoluma gideyim bildigimce yabancisi oldugum bir şey degil yabancilar baktim yerlisi yabancisi aşagi yukari hepsi benzer erkekler eger bir soz, bir ses bekliyorsan bu adamdan icinde hic gonderme istegi bulunmayan bir git lazimsa eger.. işte orada duruyor... agzimin bir yerinde... almak ister misin dilini sokup aklima sana ait olan her ,eyi bir nefeste bir goz yumma aninda bir soguk telefon konuşmasinda geri alabilir misin? seni benden geri alabilir misin? kovabilir misin beni senden? sevgilim yoksa sen sevgilim olmayabilir misin? __________________ |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Perş. 29 Nis. - 17:32 | |
| BÖYLE BİR SEVMEK ne kadınlar sevdim zaten yoktular yağmur giyerlerdi sonbaharla bir azıcık okşasam sanki çocuktular bıraksam korkudan gözleri sislenir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir hayır sanmayın ki beni unuttular hâlâ arasıra mektupları gelir gerçek değildiler birer umuttular eski bir şarkı belki bir şiir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir yalnızlıklarımda elimden tuttular uzak fısıltıları içimi ürpertir sanki gökyüzünde bir buluttular nereye kayboldular şimdi kimbilir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir Attila İLHAN |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Perş. 29 Nis. - 17:33 | |
| SevgiDuvarı Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi Dilimizde akşamdan kalma bir küfür Salonlar piyasalar sanat sevicileri Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni Yakanda bir amonyak çiçeği Yalnızlığım benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi. Kumkapı meyhanelerine dadandık Önümüzde; altınbaş, altın zincir fasulye pilakisi Ardımızda görevliler hızır paşalar Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri Çöpçülerin elleriyle okşardım seni Yalnızlığım benim süpürge saçlım Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi Baktım gökte bir kırmızı, bir uçak Bol çelik, bol yıldız, bol insan Bir gece sevgi duvarını aştık Düştüğüm yer öyle açık seçik ki Başucumda bir sen varsın bir de evren Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnızlığım benim çoğul türkülerim Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi. Can YÜCEL |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Perş. 29 Nis. - 17:34 | |
| ELDE VAR HÜZÜN söyleşir evvelce biz bu tenhalarda ziyade gülüşürdük pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının ne meseller söylerdi mercan köz nargileler zamanlar değişti ayrılık girdi araya hicrana düştük bugün ah nerde gençliğimiz sahilde savruluşları başıboş dalgaların yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller elde var hüzün o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması sırılsıklam âşık incesaz kadehlerin mehtaba kaldırılması adeta düğün hayat zamanda iz bırakmaz bir boşluğa düşersin bir boşluktan birikip yeniden sıçramak için elde var hüzün Attila İLHAN |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Paz 2 Mayıs - 14:45 | |
| DORUKLARA SEVDALANDIM Filiz filiz harelendim dağlara uymak için Kan gölünde kurulandım hayatı duymak için Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için. "Kekik kokusu duydum Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin Uyandım birdenbire Haydi dedim yüreğim gidelim bu şehirden Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden Yorgunum; Çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına Düşmanlarım ulaşamazlar..." Katarlar gelir geçer bir geceden bir geceye Yüreğim yare yare iz bırakır bin acıya Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya. Denizlerde dalgalandım taşları oymak için Doruklara sevdalandım ışığa doymak için Irmaklarda durulandım dağları duymak için Irmaklarda durulandım dağları duymak için. "Bir kuş çiz yavrum yüzüme gözyaşınla Bir kuş tel tel kirpiklerim kanat olsun Bir kuş çırpınan kalbi dudağımda Bir kuş yavrum sıcaklığın beni bulsun. Bahar gelmiş balam benim Bahar gelmiş dayanmış Dalda yaprak bebeciğim Suda köpük uyanmış Kuzulara özenmiş kızım benim Körpe sesler dinlenmiş Ay ışığında yanmış yavrucuğum Onun için beyazmış." Şarkılar gelir geçer bir heceden bir heceye Yüreğim yare yare yankılanır bin acıya Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya Nihat BEHRAM |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Paz 2 Mayıs - 14:46 | |
| ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım çöp gibi bir oğlan ipince hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım felâketim olurdu ağlardım ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu ağaçlar kuş gibi gülerdi bir rüzgâr aklımı alırdı sessizce bir cıgara yakardın parmaklarımın ucunu yakardın kirpiklerini eğerdin bakardın üşürdüm içim ürperirdi felâketim olurdu ağlardım akşamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felâketim olurdu ağlardım Attila İLHAN |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Paz 2 Mayıs - 14:47 | |
| İYİMSER BİR GÜL Uyandım seni düşündüm Birden bire duvar birden bire gece yarısı Uyandım seni düşündüm ay yar Ay göğsümün sol yarısı. Su bulanınca Meydanlarda sesin yırtılınca Hiç dostun kalmayınca Sarsılmış bir ömrün basamaklarından Görüşmeye gel ne olur İyimser bir gül olsun dudaklarında Dert etme iyiyim ben Ara sıra mahşer ara sıra yaşama hırsı Dert etme iyiyim ay yar Ay hüznümün tütün sarısı Kan bulaşınca Yangınlarda yüzün harlaşınca Saçların tutuşunca Zorlanmış bir hükmün tutanaklarından Görüşmeye gel ne olur İyimser bir gül açsın yanaklarımda Yusuf HAYALOĞLU |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Paz 2 Mayıs - 14:48 | |
| BU YALNIZLIK BENİM Sana bir gün bu mektubum ulaşır Açarsın ah eline kan bulaşır Çürür bir yerlerde çırılçıplak cesedim Sedyeyle taşınır kan çiçekleri Adımların birbirine dolaşır. Nazlı ırmak boylarından, ılık rüzgarlarla geldim Çiçek istediler verdim, şarkı dediler söyledim Ömrümün yarısı kavgayla geçti Ben böyle yalnızlık görmedim. Beni bir gün bu şarkıyla anarsın İçinden kopar bir tel ağlarsın Gecikmiş bir vefa kalıntısıyla Polis kaydından sildirip adımı Pencerenin buğusuna yazarsın Darmadağın bir evden sabah ezanıyla çıktım Denizler üstüme gelmeyin Kuşlar ne olur didişmeyin Şarkımı esmer bir hasrete sundum Bu yalnızlık benim ilişmeyin Yusuf HAYALOĞLU |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Ptsi 3 Mayıs - 20:10 | |
| KİMİ SEVSEM SENSİN kimi sevsem sensin / hayret sevgi hepsini nasıl değiştiriyor gözleri maviyken yaprak yeşili senin sesinle konuşuyor elbet yarım bakışları o kadar tehlikeli senin sigaranı senin gibi içiyor kimi sevsem sensin / hayret senden nedense vazgeçilemiyor her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet sarışın başladığım esmer bitiyor anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli dudakları keskin kırmızı jilet bir belaya çattık / nasıl bitirmeli gitar kımıldadı mı zaman deliniyor kimi sevsem sensin / hayret kapıların kapalı girilemiyor kimi sevsem sensin / senden ibaret hepsini senin adınla çağırıyorum arkamdan şımarık gülüşüyorlar getirdikleri yağmur / sende unuttuğum hani o sımsıcak iri çekirdekli senin gibi vahşi öpüşüyorlar kimi sevsem sensin / hayret in misin cin misin anlamıyorum ATTİLA İLHAN |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Salı 4 Mayıs - 19:41 | |
| SİSLER BULVARI elinin arkasında güneş duruyordu aylardan kasımdı üşüyorduk ağacın biri bulvarda ölüyordu şehrin camları kaygısız gülüyordu her köşe başında öpüşüyorduk ********************** sisler bulvarı'na akşam çökmüştü omuzlarımıza çoktan çökmüştü kesik birer kol gibi yalnızdık dağlarda ateşler yanmıyordu deniz fenerleri sönmüştü birbirimizin gözlerini arıyorduk ************************* sisler bulvarı'nda seni kaybettim sokak lambaları öksürüyordu yukarıda bulutlar yürüyordu terkedilmiş bir çocuk gibiydim dokunsanız ağlayacaktım yenikapı'da bir tren vardı ********************** sisler bulvarı'nda öleceğim sol kasığımdan vuracaklar bulvar durağında düşeceğim gözlüklerim kırılacaklar sen rüyasını göreceksin çığlık çığlığa uyanacaksın sabah kapını çalacaklar elinden tutup getirecekler beni görünce taş kesileceksin ağlamayacaksın! ağlamayacaksın! ************************** sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı ıslak kaldırımlar parlıyordu durup dururken gözlerim dalıyordu bir bardak şarabda kayboluyordum gece bekçilerine saati soruyordum evime gitmekten korkuyordum sisler boğazıma sarılmışlardı ************************** bir gemi beni afrika'ya götürecek ismi bilmiyorum ne olacak kazablanka'da bir gün kalacağım sisler bulvarını hatırlayacağım kırmızı melek şarkısından bir satır lodos'tan bir satır yağmur'dan iki senin kirpiklerinden bir satır simsiyah bir satır hatırlayacağım seni hatırlatanın çenesini kıracağım limanda vapur uğuldayacak ************************* sisler bulvarı bir gece haykırmıştı ağaçları yatıyordu yoksuldu bütün yaprakları sararmıştı bütün bir sonbahar ağlamıştı ağlayan sanki istanbul'du öl desen belki ölecektim içimde biber gibi bir kahır bütün şiirlerimi yakacaktım yalnızlık bana dokunuyordu ********************** eğer sisler bulvarı olmasa eğer bu şehirde bu bulvar olmasa sabah ezanında yağmur yağmasa şüphesiz bir delilik yapardım hiç kimse beni anlayamazdı on beş sene hüküm giyerdim dördüncü yılında kaçardım belki kaçarken vururlardı ********************** sisler bulvarı'ndan geçmediğim gün sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm yağmurun altında yalnızım ağzım elim yüzüm ıslanıyor tren düdükleri iç içe giriyorlar aklımı fikrimi çeliyorlar aksaray'da ışıklar yanıyor sisler bulvarı ayaklanıyor artık kalbimi susturamıyorum Attila İLHAN |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Perş. 6 Mayıs - 18:04 | |
| Ah bir dağda bırakıp bir dağda bulacağım Leyla menekşesi Olursa bir yağlı kurşundan birde senin elinden olur ölümüm Bir seherde açsınlar bağrımı En deli rüzgarlar essin Ne yiğitti desinler, ne filinta, ne hercai fiyaka Dönüp baktıkları zaman bir oltu tesbihi Bir gümüş tabaka Bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara Şeyh izzetttinin dünyanın bütütn çokcuklarına, Yaptığı muska Ve Sevda adına kurutulmuş bir karanfil bulsunlar Mintanımın altında Ah yaban gülü ah Karahazer çiçeği Ah gurbetin şıvan yıldızı, leyla menekşesi Yağmurlu bir akşam üstünde duldada Dedemden öğrendiğim ilk duam gibi Yeşil ceviz altında koşturan karınca Harran üstünde her gece parlayan süreyya Emek gibi, toprak gibi, kan gibi, hoyrat gibi Adilcevaz fırtınası, yedi dağın eşkiyası gibi Yasak gibi, bayrak gibi, baskın gibi Erişilmez birşeydi seni sevmek Ah leyla menekşesi, ah yaban gülü Ah karahazer çiçeği, ah yaktığım o içli türkü Hani o zalım deyen hani o hayın Şu üç kuruşluk daru dünyada Göysüme şifasız ecza sürdler Ve yürüdüler geçliğimin üstünde Yağmur yağıyordu kuşlarda vardı Uzandım yıldızlara tutamadım Saçlarım ağardı şehir zındanlarında Alem uykudaydı Adilcevaz uykudaydı Sevdam, menekşem memleket gülüm Kuyudaydım, saçlarım ağarmıştı Sahtiyan uykudaydı.. Çıplaktı üzerim, mintanım kana bulanmıştı Ah karahazer çiçeğim sen uykudaydın Yıldızlar ve memleket uzaktaydı Sen böyle gideceksen memleket böyle ağlayacaksa Ben kabuslarına tabir düzeceksem şehir eşkiyalarının Kıyamet düzeceksem ve seni bekleyeceksem Bütün kuyulara bütün suna boyunlu dağlara Adını haykıracaksam Yırtılan mintanım, akan kanım, ağaran saçlarım Ve Memleket için dön diyeceksem; dön Dön yaban gülüm Dön Karahazer çiçeğim Memleket gülüm |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Perş. 6 Mayıs - 18:05 | |
| Gece denize yanaştım O, sulardan geliyordu Duydum, ne iyi dedim... Baktım, O, bir gemide geçiyordu Bağırdım Gel siz, Gitme'siz. Döndüm çakıllara sordum Siz kimdensiniz Dediler durandan, Bizi yakın edenden. Denizi sorguya çektim... Dedim Görüyor musun yaşadığımı Yetinemedim. Tuttum yakaladım kendimi Getirdim gözlerinize serdim Durdum, size soruyorum Yaşadığımı görüyor musunuz Yaşadığımı görüyor musunuz? |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Cuma 7 Mayıs - 19:53 | |
| Annem Yok Artık Annem yok artık.Beni düşünen kalbi yok.Bitti. Umutsuz olmak istemiyorum. Umutsuzluğun bir çıkar yol olmadığını biliyorum. Annem yok artık,yeryüzü çok gördü onu, Kalabalığın arasında kuş gibi çırpınan varlığını Çok gördü Dalgın yüreğini çok gördü Bizim için çarpan,kaygılarla dolu yüreğini. Annem yok artık.Bu kesin.Gelinecek bir yere gitmedi. İşte geldim çocuklar demeyecek Nasılsın yavrum demeyecek Sobanın yanında oturup uzatmayacak yorgun ayaklarını, Sabah kahvaltılarının masası olmayacak artık, Yine gel demeyecek, Çıkarken ben kapıdan, çıkıp karanlığa karışırken Yeni bir dönemi başladı ömrümün, Annemin olmadığı dönemi, Onu yüreğimin üstüne nasıl bastırmak İstediğimi bilemeyecek artık. Gençlik dönemleri birşey anlatmıyor bana, Aklımda hep son dönemlerinin annemi Hayatım sürüp gidecek,annem olmadan, Çocuklarım olduğunda onlara annemi anlatabileceğim Sadece. Fotoğraflarına bakacaklar, Ufarak,biraz mahsunca bir kadın Küçücük tozlu pabuçlarıyla merdivenleri tırmanıp Kapımı açıp girmeyecek Yüreği dopdolu,trafikten insanlardan şaşkın, Kocasına sığınan biraz bütün fotoğraflarında Hayatım rüzgar gibi akıp geçiyor, Uğultulu bir rüzgar gibi akıp geçiyor hayatım.. |
| | | ST Mesaj Sayısı : 2446
Nerden : izmir
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 02/03/10
| Konu: Geri: şiirler susmasın Cuma 7 Mayıs - 19:54 | |
| Aşk İki Kişiliktir Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir. Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. |
| | | |
2 sayfadaki 13 sayfası | Sayfaya git : 1, 2, 3, ... 11, 12, 13 | |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
İstatistikler - Top 10 |
---|
En Çok Yazan | Yeni Konu / Mesaj | Kullanıcı AdıMesajları | Konu | Tarih | Yazan | | | |
|